25 Nisan 2024
İstanbul
Değerli Öğretmenim,
Öğretmenim dertlerimi anlatmak istedim. Sizi belki üzeceğim, belki de meşgul edeceğim, affınıza
sığınırım, öğretmenim.
Bir derste çocuk haklarından bahsetmiştiniz. Rahat bir nefes almıştım, her gün yediğim dayaktan
kurtulacaktım. Eve varınca dedim ki: “Çocukları dövmek yasakmış, öğretmen anlattı.” Söylediğime
pişman oldum, ağza alınmayacak sözler söylendi. Benden küçük üç kardeşim var; onlara bakarım, evin
temizlik işlerini yaparım, çünkü annem çalışır. Babam çalışmaz, yalnız her hareketimde; yürümemde,
konuşmamda, iş yaparken yaptığım kazalarda bir yanlış bulup beni dövmeye başlar. Kardeşlerim
küçük olduğundan dayaktan kurtulurlar. Annem kurtarır beni, kurtarıcı meleğim, onu çok seviyorum.
Babama sevmeye ait duygular hissetmiyorum, çünkü ondan çok korkuyorum.
Bedenimde morluklar, şişlikler her zaman var. Komşular ve arkadaşlarım sorduğunda, düştüm,
yalanını söylüyorum. Yakın arkadaşlarım, ne çok düşüyorsun, diye dalga geçiyorlar.
Devamsızlığım fazla; bu nedenle başarım düşük, derslere katıldığımda konuları anlayamıyorum.
Öğretmenlerim okula gelmem gerektiğini söylediklerinde, utancımdan tek kelime edemiyorum.
Sınavlara katılıp sınıfı kurul kararıyla geçiyorum. 8. Sınıf öğrencisiyim okumayı yazmayı zor
beceriyorum.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı konuşmanızda: “ Çocuklar çalıştırıldığından okula
gönderilememektedir, ait oldukları yere getirmek hepimizin görevidir.” dediniz. Bana ancak siz
öğretmenlerim yardım edebilirsiniz.
Sonsuz saygılarımla.
Öğrencin