Okulum!
Okumayı,
Yazmayı
Öğrettin.
Ellerime Çiçek,
Ellerime kalem
Verdin.
Yüreğime sevgi;
İnsanlığa barış,
Kardeşlik
Sundun.
Kinden uzak,
Barışla dolu dünyayı
Öğrettin.
Minnettarım sana
Okulum.
Okulum!
Okumayı,
Yazmayı
Öğrettin.
Ellerime Çiçek,
Ellerime kalem
Verdin.
Yüreğime sevgi;
İnsanlığa barış,
Kardeşlik
Sundun.
Kinden uzak,
Barışla dolu dünyayı
Öğrettin.
Minnettarım sana
Okulum.
Ayrılığa isyanı yazmışsın,
Gözyaşlarının izini silmemişsin,
Gönlünü dağlamışsın,
Değer mi acı çekmeye?
Yaşamak çok ama çok güzelken.
Yaşamak uğruna canım!
Bazen düşüyor,
Bazen kalkıyorum.
Sıkıntıları bir kenara bırakarak,
Mutluluğa yürüyorum.
Yedi rengin görüntüsünde,
Sararmış sayfaların arasında,
Günün yorgunluğunu suya gömüyorum.
“Haberler bu kadar mı?” deme.
Çok ama çok!
Yarınları yaşamak uğruna canım!
Yazmaya vakit yok.
Unutma ki bunlarla birlikte,
Gülümseyen hayalinle,
Ayrılmaz parçasın her anımda,
Sakın ha, bunu unutma!
Gün batımıyla tanıştır,
Akan terler…
Entarisini asar çatmaya,
Gün doğumuna kurusun diye.
Yarı çıplak bedenin,
Tavanı kucaklayan gölgesi,
Canlandırmaz duyguları.
Yorgunluk ve sızı
Bedenle tanıştır.
Başında duyduğu:
Yiv sarsıntısı,
Makine gürültüsü.
Derin bir ah!
Daralan nefes,
Gecelerle tanıştır.
Giresun İleri Gazetesi
Sayı:2035
Tarih: 31 Temmuz 1984
(Düzenlenmiştir)
Yağmur ve güneş,
İki ayrılmaz sevgili.
Öyle güzel bir aşk ki bu;
Her yer fındık,
Gün doğusu çaylık,
Bulutla öpüşen çamlık,
Sen de İrem Bağı mı?
Anlat Giresun, anlat!
Şehrin orta yeri kale,
İki yanı dere,
Şehre hayran Gedik tepe,
Ağzı açık bakıyor mu sana?
Anlat Giresun, anlat!
Yaylalarında berrak sular,
Dağlarında bin bir çeşit ağaçlar,
Ağaçlarında renk renk kuşlar,
Tablo mu, şatafat mı?
Anlat Giresun, anlat!
Martı yuvalı,
Defne kokulu,
Kibele tapınaklı,
Nazardan uzak ada.
Mit zengini mi?
Anlat Giresun, anlat!
Romantizmi coşturan,
Tek taş yüzük taktıran,
Özgürlük yolu;
Dünyanın cenneti mi?
Anlat Giresun, anlat!
Evrenselleşen Nesin’e,
Devleşen Yücel’e,
Çizgilerin üstadı Bedri’ye,
Daha daha nicelerine,
İlham kaynağı mısın?
Anlat Giresun, anlat!
Yedimde ilk andım:
“Varlığım armağan olsun ülkeme.”
Dönmem geri sözün eriyim,
Yurt savunmasının neferiyim.
Dağlar evim barkım.
Sınırlarda dolaşır gözlerim.
Fırtına, tipi, kar yoldaşım.
Korkum yok bayrak kanım.
Kurşunlar başım yanda ıslık,
Mayınlar ayaklarıma tuzak,
En yüksek mertebe şehitlik,
Yeter ki yaşasın vatan
Görmedim hain pusuyu,
Dolu gibi yağan kurşunu.
Uzandım kara toprağa,
Son sözüm can feda vatana.
Huzurluyum, kanatlandım arşa.
Şehit Mehmet şan taşıma,
Ay yıldızlı bayrak taç başıma,
Kanım armağan olsun vatana.
Çöktü akşamın karanlığı.
Belirdi üç beş karaltı;
Gölgeleri hayalet,
Sofraları sefalet.
Kütükten gelen ateş;
Gözleri söndürür, yavaş yavaş.
Cılız bedenleri daldırır uykuya,
Hayalleri bırakır, rüyaya.
Canımı canınla besleyen,
Gebeyken sıkıntıya gülen,
Özlemle doğmamı bekleyen,
Koruyucu meleğim annem!
El bebek, gül bebek büyüttün.
Uykusuz geçti gecelerin.
Derdim, oldu çaresizliğin,
Koruyucu meleğim annem!
Türkülerle büyüttün beni,
Oyunlarda yendim hep seni,
Yüreğinde en büyük sevi,
Koruyucu meleğim annem!
Sözüm çirkin aktı gözyaşın,
Hırçınlığı aldı şefkatin,
Af dileyince oldun şen,
Koruyucu meleğim annem!
Göğüs gerdi tüm engellere,
Sözleri derman gönüllere,
Sevdası türküydü dillere,
İlkbaharında bitti her şey.
İnanç yüklüydü delikanlı.
Bahar betimi yanakları,
Sevgiyle parlayan gözleri,
Rengini almıştı denizin.
Kurtuluşu dostlara sunan,
Kardeş için can veren yiğit!
Gözyaşı nehirden ananın,
Yeter, acıya vurun kilit!
Vatanla dolu cana kıyan,
Yaşamak hakkını yok eden,
İnsan kılıklı hain şeytan,
Helal olur mu, duanda hak?
Bir idin, bin oldun kalplerde.
Adın ad, artık bebelerde,
Sevdan yıldız olmuş gençlerde,
Çarpıcı sözlü öncü yolcu.
Ayrılsa da düşüncelerimiz;
Engin hoşgörünle,
Dost selamınla,
En çok seni sevdim.
Arada bir bulurum seni,
Paylaşırsın dertlerimi.
Yüzünde eksilmeyen gülümseyişinle,
En çok seni sevdim.
Çocuklara sevgin yücelince,
Gönüldeki alazlar sönünce,
Muhtaca, yardımı gizleyince,
En çok seni sevdim.